Her speech moved the audience.
- Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.
In Soviet Russia, television watches the audience!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon izleyiciyi izler!
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
This movie leaves a profound reflection for all viewers.
- Bu film, tüm izleyiciler için derin bir yansıma bırakır.
The spectators in the gallery were making a lot of noise.
- Galerideki izleyiciler çok gürültü yapıyorlardı.